Almanya'da Almanca
Almanca, Almanya ve Avusturya’nın anadili olmasının yanı sıra İsviçre, Liechtenstein, Lüksemburg ve Belçika gibi çok dilli ülkelerde de kullanılan dillerden biridir. Bunun yanı sıra dünyanın her yerinden birçok ülke tarafından da “azınlık dili” olarak kabul edilir (Sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde Almanca konuşan nüfus 5 milyondan fazladır). İngilizce’den sonra global iş dünyasının en geçerli dili olarak kabul edilen Almanca’yı öğrenmek için her yıl binlerce öğrenci Almanya’ya gitmektedir. Mühendislik ve teknik bilimlerde, Almanya'nın uluslararası kabul gör mesi nedeni ile birçok mühendis ikinci dil olarak Almanca'yı tercih etmektedir.
Almanya’da Almanca öğrenmek isteyenler için birçok seçenek mevcuttur. 2 haftadan 1 yıla uzanan seçenekler ve bu seçenekleri değerlendirebileceğiniz farklı yapılardaki programlar vardır. Bunlardan bazıları:
Genel Almanca:
Dil bilgisi, okuma, dinleme, yazma ve konuşma yetilerini geliştirmeye yönelik programlardır. Yoğunlaştırılmış genel Almanca programları da mevcuttur.
Sınav Hazırlık:
Almanca yeterliliğini uluslararası bir sınav ile belgelemek isteyenler için hazırlanmış programlardır. Bunlar TestDaf ve telc Deutsch sınavlarıdır.
Akademik Yıl Programları:
Yüksek öğrenimlerini Almanya’daki bir okulda gerçekleştirmek isteyenler ve kabul şartı olarak belli bir düzeyde Almanca isteyen firmalara başvuranlar tarafından çokça tercih edilen bir programdır. Genellikle 6 ay ya da 1 sene olarak tercih edilen bu programlar, uzun süreleri nedeniyle çoğu programa göre daha ekonomiktir.
İş Almancası:
İş yazışmaları, rapor hazırlama, sunum yapma ve teknik terimlerin kullanımı gibi iş dünyasında önemli olacak yetilerin kazandırıldığı dil programlarıdır.
Almanya’da dil eğitimi almak için kültürleri ve yaşam tarzlarıyla birbirlerinden ayrılan, fakat hepsi de unutulmaz deneyimler sunan farklı şehirlerden birini seçebilirsiniz. Bunlardan bazıları ise:
Berlin:
Almanya’nın başkenti olan Berlin, aynı zamanda ülkedeki 16 eyaletten birisidir. 3.5 milyon nüfusa sahip Berlin aynı zamanda Avrupa Birliği içindeki çevresi ile beraber en kalabalık yedinci şehirdir. Berlin, büyük bir kısmının yıkıma uğradığı 2. Dünya Savaşı’ndan sonra çift kutuplu bir dünya düzeninin egemen olduğu Soğuk Savaş döneminde Doğu Berlin ve Batı Berlin olarak Berlin Duvarı ile ayrılmıştır. 1990 yılında Almanya’nın tekrar birleşmesiyle başkent unvanını geri kazanmıştır. Berlin, Avrupa ve dünya genelinde kültür, sanat, iş dünyası, politika ve bilim gibi hayatın birçok alanında önemli bir cazibe merkezi olarak kabul edilmektedir. Her yıl birçok turistin ziyaret ettiği Berlin’de ekonomiyi canlı tutan sektörler servis sektörü, iletişim teknolojileri, müzik, medya, biyoteknoloji ve ulaşımdır. Özellikle uluslararası toplantı, kongre ve fuarlar için çokça tercih edilmesi Berlin’in ekonomisine büyük katkı yapmaktadır. Dünyanın kongreler için en çok tercih edilen 5 kongre şehrinden biri olan Berlin, aynı zamanda da Avrupa’nın en büyük kongre ve fuar merkezi olan Internationales Congress Centrum’a ev sahipliği yapmaktadır. Avrupa’nın kültür merkezlerinden biri olan şehirde sanatın her dalında sayısız etkinlikle karşılaşmak mümkündür. Bir kısmına değinmek gerekirse: Dünya’nın Cannes ve Venedik’le beraber en çok ilgi toplayan film festivali Berlin Uluslararası Film Festivali, JazzFest Berlin, Karneval der Kulturen ve Transmediale festivallerini, Neues Museum, Altes Museum, Pergamon Museum, Bode Museum ve Alte Nationalgalerie müzelerini, Deutches Theater, Volksbühne, Schaubühne, Deutsche Oper, Berlin State Opera ve Komische Oper gibi tiyatro ve operaları sayabiliriz. Doğal alanların büyük yer kapladığı Berlin’de şehrin 3’te 1’lik bölümünü parklar, botanik bahçeleri, göller ve ormanlık alanlardan oluşmaktadır. Almanya’ya Almanca öğrenmek için gelenlerin de ilk tercihi olan şehir hızlı, renkli ama bir o kadar da rahat bir şehirde eğitim almak isteyenleri beklemektedir.
Münih:
Bavyera eyaletinin başkenti olan Münih aynı zamanda Almanya’nın Berlin ve Hamburg’dan sonraki en büyük şehridir. 1,4 milyon kişilik bir nüfusa sahip olan şehirde farklı kökenlere sahip olan nüfusun oldukça yüksek bir oranda olduğu göze çarpmaktadır. 300.000’den fazla kişinin Alman vatandaşı olmadığı şehirde Almanlardan sonra en büyük nüfus 45.000’den fazla kişiyle Türklere aittir. Türklerden sonra ise en büyük azınlık sırasıyla Arnavutluk, Hırvatistan, Sırbistan, Yunanistan, Avusturya ve İtalya’dan gelenlerdir. Münih, Almanya’nın ekonomisi en güçlü, işsizlik oranı da nüfusu 1 milyonu aşan şehirler arasında en düşük olanıdır. Bunun temel nedenlerinden biri şehirde yoğunlaşmış olan otomotiv, bilişim, sigorta ve havacılık sektörlerinin yarattığı yatırımlardır. Yayıncılık alanında Avrupa’nın en etkin şehri olan Münih’te yazılı basının yanı sıra birçok ulusal kanal da faaliyetlerini yürütmektedir. Tarih boyunca zengin bir kültüre sahip olan şehirde görülmesi gereken birçok mekân bulunmaktadır: Isar Nehri üzerinde bulunan, dünyanın en eski bilim müzelerinden Deutches Museum, aralarında Raphael’in de eserlerinin bulunduğu Alte Pinakothek müzesi, bir çok klasik müzik dehasının operalarına ev sahipliği yapmış Nationaltheater München, tüm dünyada isim yapmış Munich Philharmonic Orchestra ve Bavarian Radio Symphpony Orchestra bu şehirdedir. Dünyanın en meşhur bira salonu olarak kabul edilen, 1598 yılında inşa edilmiş Hofbräuhaus am Platzl, yine Münih’te 200 yılı aşkın süredir yapılan Oktoberfest şehir hayatına renk katmaktadır. Alman kültürü, sanat ve teknolojinin üst seviyede yaşandığı Münih’te Almanca öğrenmek de şüphesiz zevkli bir deneyim olacaktır.
Hamburg:
Resmi adıyla “Free and Hanseatic City of Hamburg” olarak bilinen Hamburg, Avrupa Birliği’nin altıncı Almanya’nın ise Berlin’den sonraki ikinci büyük şehridir. Elbe Nehri’nin üzerindeki şehir, sınırları içinde 1,8 milyondan fazla nüfusu barındırmaktadır. Hamburg Limanı (Hamburger Hafen), Avrupa’nın Rotterdam’dan sonra ikinci, dünyanın ise onuncu büyük limanıdır. Avrupa’nın en yüksek refah düzeyine sahip şehirlerinden biri olan Hamburg 2012’de “dünyanın yaşamaya en uygun” onyedinci kenti seçilmiştir. Ekonomisi oldukça güçlü olan şehir bunu büyük oranda, yılda 130 milyon tondan daha fazla bir kapasiteyle çalışan, Hamburg Limanı’na borçludur. Doğal olarak gemi yapım sektörünün de gelişmiş olduğu şehirde aynı zamanda sivil havacılık sektörü de son yıllarda atılıma geçmiştir. Kültürel açıdan da oldukça zengin bir yelpaze sunan şehirde klasik müzikal ve operalardan Cats, The Lion King ve Dirty Dancing gibi modern yapımlara uzanan bir tiyatro kültürü hakimdir. Bunun yanı sıra henüz şöhrete kavuşmamış olan Beatles grubu 1960-1962 yılları arasında bu şehirde yaşamış ve sahneye çıkmıştır. Şehirde her yıl gerçekleştirilen festivaller Hamburger DOM, Filmfest Hamburg, Dockville ve The Hamburg Messe’ye ek olarak Hamburg Marathon, Deutches Derby, Hamburg Masters Tenis Turnuvası ve Vattenfall Cyclassics Bisiklet Yarışı gibi spor olayları şehrin sosyal hayatını zenginleştiren etkinliklerdir.
Frankfurt:
Frankfurt 2,5 milyona yaklaşan nüfusu ile Almanya’nın beşinci büyük şehridir. Almanya’nın ve Kıta Avrupası'nın finans merkezi olan Frankfurt Avrupa Merkez Bankası’na da ev sahipliği yapmaktadır. Ticaret, kültür, taşımacılık, turizm ve eğitim alanlarında da dünyanın en önemli şehirlerinden biri olan Frankfurt dünya ekonomisi için önem taşıyan şehirlere verilen “Alpha World City” ünvanına sahiptir ve 2011 yılında yapılan araştırmada “dünyanın yaşamaya en uygun” yedinci kenti seçilmiştir. Buna karşın Frankfurt Almanya’nın yaşam masrafları en yüksek olan şehridir. Şehir nüfusunun %23’ü farklı Avrupa ülkelerinden gelenlerden, %9’u ise Türklerden oluşmaktadır; Türkleri ise Asya ve Afrika kökenliler izlemektedir. Frankfurt’ta gezip görülecek yerlerden bazılarını belirtmek gerekirse: Şehrin tarihi yapılarından Saint Bartholomew Katedrali, Saint Paul Kilisesi, Archäologischer Garten Frankfurt, Haus Wertheim, müzelerden Städel, Museum für Moderne Kunst, Schirn Kunsthalle Frankfurt, Liebieghaus, tiyatro ve operalardan Schauspiel Frankfurt, Oper Frankfurt, Alte Oper, The Schimiere’i sayabiliriz. Renkli bir kültürel hayata sahip olan şehirde Wäldchestag, folk festivali Dippemess, Luminale, Sound of Frankfurt ve Wolkenkratzer Festival şehir hayatını canlı tutan festivallerden birkaçıdır. Global bir yerde, hızlı akan bir yaşam içinde Almanca öğrenmek isteyenler için Frankfurt ideal bir şehirdir.
Köln:
Köln, North-Rhine Westphalia ayaletinin başkenti ve ülkenin Berlin, Hamburg ve Münih’ten sonra dördüncü büyük şehridir. Ren Nehri’nin iki yakasına kurulmuş olan şehirde 1 milyonu aşkın kişi yaşamaktadır. Ekonomisi çoğunlukla sigortacılık ve medya sektörlerine dayanan şehirde aynı zamanda birçok uluslararası şirketin ana ofisleri de bulunmaktadır. Bunun yanında hizmet sektörünün de önemli gelir getirdiği Köln’de özellikle eğlence hayatı şehre olan ilgiyi arttırmaktadır. 70’den fazla gece kulübü ve sayısız restoran, kafe ve bar ile Köln şehri bu alanda da öne çıkan şehirlerden biridir. Elbette Köln’ün ziyaretçilerine sunduğu sadece gece hayatından ibaret değildir. Şehrin simgelerinden olan tarihi ortaçağ evleri, Eberplatz’daki Eigelsteintorburg, Chlodwigplatz’daki Severinstorburg başta olmak üzere yine ortaçağdan kalma tarihi şehir kapılarının yanı sıra şehrin modern kuleleri Colonia-Hochhaus, Rheintower, Kölntriangle ve TÜV Rheinland görülmesi gereken yapılardır. Her sene düzenlenen ve Avrupa’nın en büyük Açıkhava festivallerinden biri olan Köln Karnavalı’na yüzbinlerce kişi katılmakta ve şehir sayısız müzik grubu, performans ve sergiye ev sahipliği yapmaktadır. Avrupa’nın en eski üniversitelerinden biri olan Köln Üniversitesi'nde (Universität zu Köln) 1392 yılından bu yana eğitim verilmektedir. Yaşayan bir tarihe ve canlı bir sosyal hayata sahip bu şehir dil eğitimi almak isteyen öğrenciler için de eşsiz bir deneyim sunacaktır.
Zengin bir tarihe ve bölgesine yön veren güçlü bir ekonomiye sahip olan Almanya’da Almanca öğrenerek hem Avrupa’nın en çok konuşulan dillerinden birinde uzmanlaşabilir, hem de farklı kültürlerden birçok insanın buluştuğu bu ülkenin tadını çıkarabilirsiniz. Daha ayrıntılı bilgi için lütfen UED üyesi eğitim danışmanlığı firmaları ile iletişime geçiniz.