Çin'de Çince
Dünyada en çok nüfusa sahip ülke olan Çin aynı zamanda yüzölçümü olarak dünyanın ikinci büyük ülkesidir. 1.3 milyarın üzerindeki nüfus rakamının da getirdiği bir avantajla, son 10 yılda ekonomik olarak inanılmaz bir büyüme ivmesi yakalamıştır. Komünist rejimin hüküm sürdüğü ülke günümüzde ABD dahil olmak üzere bir çok ülkeye yükselen bir süper güç olarak kafa tutmaktadır.
Binlerce yıllık bir tarihe sahip olan Çin dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır. Bunu zengin kültürel birikimine de yansıtan ülkenin şüphesiz ki en çok bilinen simgesi Dünya’nın yörüngesinden dahi görülebilen Çin Seddi’dir. Başta bu yapı olmak üzere sayısız cazibe merkezi ülkenin turizmine katkıda bulunmakta ve bu da zaten hızlı bir şekilde güçlenen Çin ekonomisini daha da ileriye taşımaktadır.
Çin’in politik ve ekonomik sahnedeki yerini sağlamlaştırması şüphesiz ki bu ülkenin resmi dili olmasının yanın sıra dünyanın da en çok konuşulan dili olan Çince’nin önemini arttırmaktadır. Çince, tek bir dil olmayıp, Tibetçe, Mongolca, Uygurca, Zhuang dili ve bazı başka dillerin bütününe verilen addır. Ancak Çince deyince “Standart Çince” diye de adlandırılan Mandarin akla gelmektedir ve sunulan Çince eğitim programlarının önemli bir kısmı mandarin dilinde verilmektedir. Günümüzde her yıl birçok kişi, gerek mesleki donanımlarına katkıda bulunması amacıyla, gerekse de Çince’ye ve bu dilin ait olduğu zengin tarih ve kültüre duyulan ilgi nedeniyle, dil öğrenmek amacıyla Çin’e gitmektedir.
Çin’de kendi ihtiyaç ve tercihlerinize göre farklı dil programlarından yararlanabilirsiniz. Genel Dil Eğitimi programları, Mesleki Dil Eğitimi Programları, Yoğunlaştırılmış Dil Eğitimi programlarının yanı sıra dil eğitimini Çin El Sanatları ve Çin Murtfağı Aşçlık Kursu gibi diğer programlarla da birleştirebileceğiniz seçenekler mevcuttur. “Hanzi” adı verilen yazı karakterleri bu dil hakkında bilgisi olmayanların gözünü korkutabilirken, doğru sistemle öğretildiği zaman ciddi bir zorluğa sahip olmamaktadır. Buna ek olarak yalın sayılabilecek bir gramere sahip olan Çince bu açıdan da zor öğrenilen bir dil değildir. Bu ülkede dil eğitimi için en çok tercih edilen şehirler Pekin(Beijing) ve Şangay’dır.
Pekin:
Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkenti olan Pekin 20 milyonu aşan nüfusuyla dünyanın en kalabalık şehirlerinden biridir. Çin’in de Şangay’dan sonra en büyük 2. şehri olan Pekin ülkenin politika, kültür ve sanat gibi birçok alanda öncülüğünü yapmaktadır. Yazların sıcak ve nemli, kışların ise soğuk ve rüzgarlı olduğu şehir yılın bazı dönemlerinde yağış almaktadır. Pekin’de Mandarin dilinin bu şehre özgü bir diyalekti konuşulmaktadır. Kültür ve sanat alanında zengin bir birikime sahip olan şehirde görülmesi gereken sayısız durak vardır. Tarihi Çin hanedanlarının evi olan “Yasak Şehir” ve burayı çevreleyen park ve bahçeler, Tiananmen Meydanı, National Museum of China, old Summer Palace, White Cloud Temple, Dongyue Temple, Beijing Botanical Garden ve Beijing Ancient Observatory görülmesi gereken yerlerin bazılarıdır. 2008 yılında, dünya çapında ses getirmiş açılış seremonisi ile start alan Olimpiyatlar da şehrin hem imajını hem de ekonomisine büyük katkıda bulunmuştur.
Şangay:
Şangay sadece Çin’in değil, dünyanın da en kalabalık şehridir. 24 milyonun üzerinde kişinin yaşadığı şehir aynı zamanda dünya ticaretinde önemli yer tutan bir liman kentidir. Yazların sıcak ve nemli, kışların soğuk ve yağışlı geçtiği bu şehir aynı Pekin gibi, birçoğu milattan önce hüküm sürmüş Çin Hanedanları tarihinin izlerini taşır. Çin’in ticaret ve finans merkezi olan şehrin ekonomisi sanayiye ve deniz ticaretine dayanmaktadır. Shanghai Grand Museum, Shanghai Oriental Art Center, Shanghai Museum, Zhongshan Park, People’s Square Park, Gongqing Forest Park, Shanghai Botanical Garden ve Shanghai Natural History Museum görülmesi gereken yerlerdendir. Çok kültürlü yapısı, zengin tarihi ve hızlı bir tempoya sahip yaşam tarzıyla Shanghai mutlaka görülmesi gereken bir şehirdir.
Dünyanın yeni süper güçlerinden olan Çin hem akıl almaz bir hızla büyüyen ekonomisi hem de her geçen gün artan kültürel etkisi ile 21. yüzyıla damgasını vurmaya başlamıştır. Şüphesiz ki bu eğilim devam ettikçe Çince de, hem iş dünyasındaki hem de kültür alanındaki etkisini arttıracaktır.